|
4
/ 5 |
|
Topkapı
Sarayı'nda, 16. yüzyıl ikinci yarısının en kaliteli çinilerinin
bulunduğu bölümlerden biri de Hırka-i Saadet Dairesi'dir. Bahar
açmış ağaçlar üzerinde çifte kuşlu panolar, parlak kırmızı rengin
geniş bir zeminde kullanılmış olduğunu göstermesi açısınan önemlidir.
Sultan IŞI. Murad Dairesi'ndeki (1578) çiniler, kubbe eteğine kadar
tüm duvarları kaplar. 16. yüzyıl ikinci yarısının bu kaliteli çinilerinde,
beyaz zemin üzerine kırmızı, yeşil renklerin bulunduğu Çin bulutları,
nar çiçekleri ve kıvrık dişli yapraklar görülür. Ocak külahının
iki yanında yer alan bahar dallı kompozisyon ise, bulunduğu yere
uygun bir biçimde yerleştirilmiştir.
1640 tarihli Sünnet Odası'nın cephesini ise çeşitli dönemlere ait
çiniler süslemektedir. Artık kaliteli çinilerin yapılamadığı dönemde,
bu yapıda, saray depolarındaki çiniler ya da başka yerlerden sökülerek
getirilenler kullanılmıştır. 1.20 x 0.34 m. boyutundaki yekpare
çini panolarda, beyaz bir zemin üzerinde firuze ve mavinin tonlarıyla
kıvrık iri yaprak ve şakayıklı bir dal üzerinde çeşitli duruşta
kuş figürleri, alt kısmında ise Uzak Doğu kökenli iki efsanevi geyik
figürü bulunmaktadır. Saray nakkaşlarının desenlerine göre biçimlendiği
belli olan bu panolara benzeyen daha küçük boyuttaki bir panoda
ise, bir vazodan çıkan kıvrık yapraklı ve çiçekli bir dal üzerinde
kuş figürleri bulunmaktadır. ılginç olan, bu panoların benzerlerinin
1639 tarihli Bağdat Köşkü içinde de yer almasıdır. Ancak burada
kompozisyon yekpare bir pano olarak değil, yedi ayrı levhanın birleştirilmesiyle
oluşturulmuştur. Bu çiniler, biraz kabalaşmış üsluplarına ve teknik
aksaklıklarına rağmen, Sünnet Odası'ndaki 16. yüzyılı ait orijinallerine
bakılarak yapılmış oldukça başarılı kopyalardır.
17. yüzyıl çini sanatının desen açısından henüz yaratıcı gücünü
sürdürdüğü Harem kısmında, Valide Sultan ve şehzadeler Dairesi'ndeki
çini kaplamalar, vazolardan taşan çeşitli çiçekler ve bahar ağaçları
ile mekana bir cennet bahçesi görünümü kazandırır. 17. yüzyılın
bu alandaki bir katkısı da Mekke ve Medine tasvirlerinin Türk çini
sanatında yer almasıdır. Böyle bir pano, Valide Sultan ıbadet Odası'nda
da bulunmaktadır. Bu tür panoların kitabeli olmaları, bunlara belge
niteliği de kazandırmaktadır.
Bu dönemde iznik'in gittikçe azalan etkinliğinin yerini, Kütahya
almaya başlamıştır. Üsküdar Çinili Cami (1640) mihrabı, minberin
külahı ve nişli duvarları ile Kütahya çinilerinin iznik ürünlerini
anımsatan başarısını gözler önüne serer. İstanbul Yeni Cami ve Külliyesi'nin
(1663) çinileri ise, 17. yüzyılın ikinci yarısındaki teknik gerilemeye
rağmen, çok çeşitli desenlerin hâlâ kullanıldığını göstermektedir.
Yapının hemen her bölgesinde yeşil, firuze ve lacivert renklerin
egemen olduğu çinilere rastlanır.
|
4
/ 5 |
|
|