| |

|
|

 |
8
/ 9 |
 |
Fransa ile Münasebetler ve İlk Kapitülâsyon:
Avrupa birliğini sağlamak isteyen Roma-Cermen İmparatoru Şarlken,
bu maksatla Fransız Kralı Fransuva'yı esir etmişti. Kendisinden
yardım isteyen kral ile iyi ilişkiler kuran Kanuni böylece Şarlken'e
karşı bir müttefik kazanmış oluyordu. 1535 yılında iki ülke arasında
ticaret ve dostluk anlaşması imzalandı. Anlaşma ile her iki ülke
serbest ticaret hakkı elde edecek ve bu haklar iki hükümdarın yaşadığı
sürece geçerli olacaktı. Lâkin kapitülasyon adıyla tarihe geçecek
olan bu ticarî imtiyazlar sürekli hâle getirilmiş, sonraki devlet
adamlarının basiretsizliği sebebiyle tek taraflı işlemeye başlamış
ve başka devletlere de imtiyazların tanınmasıyla Osmanlı ekonomisi
giderek dışa bağımlı hâle gelmiştir.
İranla Münasebetler: Şah İsmail'in yerine geçen oğlu I.Şah
Tahmasp, babası gibi, Osmanlıların düşmanı olan Venedik ve Avusturya
ile ittifak kurmakta bir beis görmüyordu.
Osmanlı ordusu, Avrupa'ya sefere çıktığında Safaviler, Doğu Anadolu
topraklarına karşı saldırıya geçiyordu. Bu sebeple, Kanuni, Irakeyn
(iki Irak; Irak-ı Acem ve Irak-ı Arap) seferi diye bilinen bir sefere
çıktı (1534-35). Tebriz ve Bağdat Osmanlı topraklarına katıldı.
Osmanlının Avrupa ile ilgilenmesinden yararlanan Safaviler fırsat
buldukça yeniden harekete geçtiklerinde, bölgeye 1555 yılına kadar
Nahcivan ve Tebriz üzerine birkaç kez sefer düzenlenmiştir. Osmanlılar
karşısında fazla bir varlık gösteremeyen Şah Tahmasp nihayet barış
anlaşması imzalamayı kabul etmek zorunda kalmış ve Amasya Antlaşması
(1555) ile Osmanlı üstünlüğünü kabul ederek Bağdat, Tebriz ve Doğu
Anadolu'nun Osmanlı hâkimiyetinde olduğunu tasdik etmiştir.
Deniz Seferleri ve Fetihler: Kanuni devri
karada olduğu gibi denizlerde de büyük bir üstünlüğün sağlandığı
bir devirdir. Fatih'in alamadığı, St.Jean şövalyelerinin elindeki
Rodos ve çevresindeki adacıklar, başarılı bir kuşatma sonunda ele
geçirilmiş(1522), II. Bâyezid zamanından beri Akdeniz'de serbestçe
faaliyet gösteren Barbaros kardeşlerin devlet hizmetine alınmasıyla
deniz ve kıyılarda pek çok yer Osmanlı hâkimiyetine dahil olmuştur.
Cezayir'i ellerinde bulunduran ve Osmanlılar adına, 1492 yılında
İspanya'da soy kırıma uğrayan Musevîleri İstanbul'a gemilerle nakleden
Barbaros kardeşler haklı bir üne sahip olmuşlardı. 1533 yılında
Cezayir'i Osmanlılara bırakarak kaptan-ı deryalık görevini kabul
eden Barbaros Hayrettin Paşa (Hızır Reis), 1538 yılında Andrea Doria
komutasındaki Haçlı donanmasını Preveze'de büyük bir bozguna uğratarak,
Osmanlılardan Akdeniz'in tek hâkimi olduğunu bütün dünyaya kabul
ettirdi.
Barbaros'un ölümünden sonra yerine geçen Turgut
Reis de fetihlere devam etti.Nitekim St. Jean şövalyelerinin elinde
bulunan Trablusgarp onun tarafından fethedilmiş (1551), Preveze'den
sonraki en büyük deniz zaferi sayılan Cerbe Savaşı sonunda Haçlı
donanması bir kez daha hezimeti tatmıştır. Sadece Akdeniz'de değil
Kızıl Deniz ve Hint Okyanusunda da Osmanlı donanması faaliyette
bulunmuştur. Uzak denizlerde istenilen sonuçlar elde edilememişse
de bu dönemde Yemen ve Arabistan'ın güney kıyıları ile Habeşistan
ele geçirilmiştir.
 |
8
/ 9 |
 |
|
|