|
|
|
|
4
/ 4 |
|
Osmanlı
Devleti, I.Dünya Savaşı'nda yedi düvele karşı muhteşem bir mücadele
sergilemiştir. Ancak 29 Eylül 1918'de Bulgaristan'ın teslim olması
Osmanlılar ile Almanya arasındaki irtibatın kesilmesine yol açmıştır.
Müttefiklerinin savaştan yenik ayrılmasıyla birlikte Osmanlılar
da ateşkes anlaşmasını imzalamak durumunda kalmışlardır. İttihat
ve Terakki Fırkası'nın hükûmetten çekilmesinin ardından kurulan
Ahmet İzzet Paşa başkanlığındaki hükûmet, Bahriye Nazırı Rauf Bey
başkanlığındaki bir heyeti Limni'nin Mondros limanına göndermiş
ve Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalanmasıyla (30 Ekim 1918),
Osmanlılar resmen savaştan çekilmişlerdir. Ateşkes anlaşmasıyla
İtilaf Devletleri, Osmanlı ülkesini işgal etme hakkını elde etmişlerdir.
Bu durum, Osmanlı Devleti'nin fiilen paylaşılması demekti.
Nitekim, İngiliz, Fransız, İtalyan birlikleri bu anlaşmaya dayanarak
Anadolu'da
işgallere başlamışlar, Asırlarca Osmanlının hâkimiyetinde yaşayan
Yunanlılar da, ağabeylerinin müsaadesiyle İzmir'e asker çıkarmışlardır
(15 Mayıs 1919). İşgallere karşı Anadolu Türk'ünde büyük bir infial
yaratmış ve 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkmasıyla,
düşmana karşı "Milli Mücadele" başlamıştır. İtilaf Devletlerinin
Sevr Anlaşması'nı İstanbul hükûmetine imzalatması (10 Ağustos 1920),
Milli Mücadele'nin güçlenmesinden endişe eden düşmanların bir an
önce Türk millî varlığını ortadan kaldırmayı amaçlamalarından başka
bir şey değildi. Fakat bu anlaşma hükümleri hiçbir zaman uygulanamadı.
Ankara'da açılan Milli Meclis'in iradesi, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının
büyük ve onurlu mücadelesi bu oyunları bozdu. İstiklâl Harbi'ni
kazanılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş oldu. Yeni Türk
devleti "Millî Hâkimiyet" ilkesinin tabii bir neticesi
olarak 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı. Dolayısıyla bu tarih
622 yıl devam eden Osmanlı Devleti'nin de resmen uluslar arası politika
sahnesinden silinmesi demekti.
|
4
/ 4 |
|
|
|