|
3
/ 5 |
|
Kanuni
Sultan Süleyman'ın saltanatının son döneminde hazırlanmış olan Süleymannâme
(TKSM, H.1517) bu padişah zamanında başlatılan şehnâmecilik'in bir
ürünüdür. Eser Firdevsî'nin şehnâmesi fikrinden hareket edildiği
için Farsça ve mesnevi tarzında yazılmıştır. Başlangıçtan itibaren
Osmanlı hükümdarlarının saltanatlarını ele alan beş ciltlik bir
dizinin sonuncusu olan yazma, Arifî tarafından kaleme alınmıştır.
Eser, bu dönem minyatürlerinin çoğunda olduğu gibi yalın bir düzenleme
sunar. Ancak minyatürlerin yüzeyleri, çoğu zaman ana konuyu izlemeyi
güçleştiren süslemeci motiflerle doldurulmuştur. Ama bu özellik,
tarihi olayların minyatürlerle yansıtılması konusundaki titiz yaklaşımın
gelişmesiyle giderek eriyecektir. Tarihi olayları gerçekçi bir tavırla
saptama anlayışı ise, artık Türk minyatür sanatının değişmez bir
özelliği olarak gelenek haline gelecektir.
Kanuni döneminde başlayan tarihi konuların işlenmesi ve şehnâmecilik'e
bağlanıp devletin resmi tarihini belgeleme niteliği alması, klasik
döneminde Türk minyatürüne ana karakterini kazandıracak, İslam ülkelerinde
gelişen minyatür sanatı içinde ötekilerden ayrılan bir okul oluşturacaktır.
Kanuni döneminde yapılan bu konudaki denemeler II. Selim ve III.
Murad zamanında meyvelerini vermiştir. 16. yüzyılın ikinci yarısında
parlak renkli süslemeler sadeleştirilerek figürlerin adeta soluk
alması sağlanmış, Türk minyatür üslubu klasik bir yetkinliğe ulaştırılmıştır.
Daha önce de sözünü ettiğimiz gibi tarihi konulu minyatürler Osmanlı
ordusunun seferlerini, padişahın tahta çıkışını, saray içinde ve
dışında düzenlenen gösteri ve şenlikler gibi olayları da konu alıyordu.
Örneğin Kanuni'nin son yıllarında 1558'de yazımına başlanan Sefer-i
Zigetvar (TKSM, H.1339) adlı eserde Zigetvar seferi ve II. Selim'in
tahta çıkışını izleyen yıllar konu edilmiştir. Sultan IŞ. Selim'i
tahtında oturmuş, önünde iki büklüm eğilmiş Avusturya elçisini huzuruna
kabul ederken gösteren resim, eserdeki ilginç minyatürlerden biridir.
Süleymannâme
ya da Zafernâme (Dublin, Chester Beatty Lib., 413) adlı eserde ise
Kanuni Süleyman'ın son yıllarındaki önemli olaylar, Zigetvar seferi
ve Sultan'ın ölümü anlatılmıştır. Süleymannâme'de yer alan bir minyatürde
Zigetvar kalesinin havadan görünüşü başarılı bir "harita resim"
üslubuyla seyirciye sunulmakta, böylece savaş alanı hakkında bir
fikir verilmekteydi. Bilindiği gibi kuşatma sırasında daha kale
alınmadan Kanuni ölmüştü. Cenazenin kaldırılışını gösteren sahne
sade ama etkileyici bir anlatımla sunulmuştur. Dönemin önemli olaylarından
biri sayılan Süleymaniye Camii'nin tamamlanması da aynı eserde yine
tarihi bir belge olarak yer almaktadır.
Tarihi konulu yazmalardan biri de Kanuni'den sonra tahta geçen
oğlu II. Selim'in saltanat yıllarının anlatıldığı şehnâme-i Selim
Han'dır (TKSM, A.3593). Bu eserde babasının ölümü üzerine Belgrad'a
giden IŞ. Selim'in Otağ-ı Hümayûn'da tahta çıkışı da tasvir edilmiştir.
Aynı eserin karışlıklı iki sayfasında ise karada ve denizde sürdürülen
Navarin savaşı, bir başka sayfada da Tunus'un zaptı gibi belgesel
değer taşıyan konular ele alınmıştır. Edirne Selimiye Camii'nin
tasviri ve padişahı Topkapı Sarayı'nda kendisine paha biçilmez hediyeler
sunan Safavi elçisini kabul ederken gösteren minyatürler, bu yazmada
yer alan başarılı örneklerdir.
Klasik üslup sanatsever bir padişah olan III. Murad zamanında en
yüksek düzeye ulaşmıştır. Bu dönemin minyatür sanatı bakımından
en önemli ve en zengin yapıtı Surnâme'dir (TKSM, H.1344). Eser,
III. Murad'ın oğlu şehzade Mehmed'in 52 gün 52 gece süren sünnet
düğünü eğlencelerini konu almaktadır. Sünnet şenlikleri o günkü
adıyla Atmeydanı'nda (Sultanahmet meydanı) yapılmış, padişah ve
şehzadesi gösterileri ıbrahim Paşa Sarayı'nın meydana bakan cephesindeki
şahnişin'den izlemişlerdi. Yabancı konuk ve elçilerle saraylılar
için de ıbrahim Paşa Sarayı'nın bitişiğine bir tribün yapılmıştı.
şenliğe cambaz, hokkabaz, perendebaz gibi marifet ehlinin yanı sıra
İstanbul'un bütün esnaf loncaları da katılıp hünerlerini göstermişlerdi.
Nakkaş Osman, şenlik olayını akış sırasına bağlı olarak sahnelere
bölmüş, meydan ve sarayı bir çerçeve halinde tekrarlayarak gösterileri
bir film şeridi gibi gözümüzün önüne sermiştir. Bu bakından Surnâme
sanat ve kültür tarihimiz için çok önemli bir belgesel kaynaktır.
|
3
/ 5 |
|
|