2 / 3

Mevlana

Divan-ı Kebir’den;
“Gel, gel, daha yakına gel!
Beni, benliği, bizi, bizliği bırak, çabuk gel!
Gel daha yakın gel!
Biz'den, ben'den vazgeç, gel!
Sen'lik ve biz'lik yok oluncaya kadar gel.
Ne "sen" kalasın, ne de "biz" kalalım!
Kibri ve kendini beğenmeyi bırak,
Yüce Yaradan’a gönlünde yer ver
Cenab-ı Hakk, ezel aleminde"Ben sizin Rabb’iniz değil miyim" diye buyurdu.
Sen de ona; "Evet, Rabb’imiz sensin!" diye cevap verdin.
Evet sözün sırrı nedir?
Bu dünyada, şikayet etmeden,Hak'tan gelen belalara, ıstıraplara sabretmektir.
Kendinden kurtul, benliğinden temizlen, toprak ol da otlar bitir.
Ot gibi benliği üstünden atar, kurursan hoş bir şekilde aşk ateşine yanarsın.
Senin yanışınla meydana gelen kül, kimya gibi dertlere deva olur.
İlletlerle, nefsanî arzularla dolu olan hayvanî rühunu ona verirsen de sonsuz olan,
güzel ruhu elde et!” 

“Tertemiz olarak aşk yoluna düşmüşüm ben. Bu yolda gizlenmeden yürümekteyim ben. Kimseye kin gütmem, garaz tohumu ekmem. Yokluk bile bana sığınır, hiç bir zaman açgözlü olmadım ben.

Halkın dedikodusu ile rahatsız olmam, kimseden de korkmam. Kafes azığına ihtiyacım yok, özgür bir kuşum ben.

Yağmurlar yağdıran bir bulutum, inciler saçan bir göğüm. Yeryüzünde susuzlara ab-ı hayat sunmadayım.”

Yaklaşık 26 bin beyit ile birey ve toplumla ilgili konulara yer veren tasavvuf şâheseri Mesnevi ise divan edebiyatını da etkileyen en önemli eserlerindendir. Eflaki’ye göre ilk 18 beyitini Mevlana’nın kendisi yazar, sonraki beyitleri ise Hüsamettin Çelebi’ye söyleyerek yazdırdığı söylenir.

“Dinle bu ney nasıl şikâyet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor.

Beni kamışlıktan kestiklerinden beri erkek ve kadın herkes ağlayıp inledi.

Ayrılık acısıyla parça parça olmuş bir gönül isterim ki, O’na ayrılık derdini anlatabileyim

Aslından uzak düşen kavuşma zamanını gözler.

Her toplulukta ağladım, inledim. Bedhâl olanlarla da iyi halli olanlarda da düşüp kalktım.

2 / 3