5 / 6

Saraylar ve Camiiler

Osmanlı Sarayları

Dışı her ne kadar Avrupa saraylarına benzese de Dolmabahçe Sarayı'nın içi Türk İslam yaşamına uygun bir biçimde düzenlenmiştir. Sarayda Minderli Oda, Namaz Odası, Ders Odası gibi geleneksel yaşantıya uygun mekanlar da bulunmaktadır. Yapının iç mekanı bu geleneksel birimleri kuşatacak biçimde düzenlenmiştir. Dolmabahçe Sarayı bütünüyle ele alındığında, Türk yalı ve ev mimarisinin Avrupa mimarisiyle olan ilginç birleşimini sergilemektedir. Saray, devletin içinde bulunduğu sıkıntıyı unutturmak istercesine görkemli bir biçimde ele alınmış, bu nedenle de çok büyük bir mali yük getirmiştir. Sarayın biri yol üstünde, öteki kara tarafındaki iki kapısı, büyüklükleri ve aşırı yüklü süslemeleriyle içerideki görkemi adeta dışarı yansıtmaktadırlar.

İstanbul Boğazı'nın karış yakasında ise Beylerbeyi Sarayı yer almaktadır. Beylerbeyi Sarayı da ahşap yapının yerine 1865 yılında yaptırılmıştır. Beylerbeyi Sarayı Dolmabahçe'den daha küçük boyutta olmasına rağmen, süslemesi ve içindeki eşya açısından son derece gösterişlidir. Bu gösteriş, sarayın Mavi Sütunlu Salonu'nda açıkça gözler önüne serilir. Mermer taklidi süsleme bu gösterişi desteklemektedir. Sarayın yemek salonu ise, o dönemde Osmanlıya artık iyice yerleşmiş olan Avrupa etkilerini yansıtır. Burada Batı biçimi yemek kurallarına uygun bir mekan söz konusudur.
Beşiktaş ile Ortaköy arasında, Abdülmecid tarafından eski bir sarayın yerine inşaatına başlanan Çırağan sarayı ise, Sultan'ın ölümü üzerine Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. ıçindekilere mutlu günler yaşatamamış olan bu saray, 1910'da yanarak günümüze ancak dört duvar halinde gelebilmiştir. Eski fotoğraflarının yanı sıra içinde yaşayanların da anlattığına göre, Çırağan Sarayı iç süsleme açısından öteki son dönem saraylarının hepsinden daha güzel imiş. Bu güzelliğin bir örneği ise, buradan alınarak şale Köıkü'ne götürülen ve bugün Arabesk Oda'yı süsleyen sedefli kapılardır.

5 / 6