|   | 
            
            
            
              
              
            
              
              
           | 
            | 
          
               
             
               
                
            
               
                |   | 
                1 
                  / 4 | 
                  | 
               
             
             Türklerin 
              geleneksel sanatı olan halı, sanat tarihimizde haklı olarak seçkin 
              bir yere sahiptir. Türk halı sanatı, Türk tarihinin akışı içinde 
              biçimlenmiştir. Halıya dokuma sanatı içinde karakterini veren düğümlü 
              teknik, ilk kez Orta Asya'da Türklerin bulunduğu bölgelerde ortaya 
              çıkmış, gelişimini Türklerle sürdürmüş ve tüm İslam dünyasına Türkler 
              tarafından tanıtılmıştır. Bu geleneksel sanatımızın varlığından, 
              sağlam tekstil motifleri ve düğüm tekniği ile günümüzde de söz edebiliriz. 
              Türk halısının bu teknik özellikleri, düzenli ve sürekli gelişmesinin 
              en büyük dayanağı olmuştur. Düğümlü halıların çok uzun bir geçmişi 
              vardır. Bu tekniğin bulunuşu, göçebe bir kavmin daha kalın ve ısıtıcı 
              bir zemin bulmak  
            arzusu gibi, pratik bir nedene dayanmaktadır.Buluntular, 
              düğümlü halının ilk kullanıldığı yerin Orta Asya olduğunu göstermektedir. 
              Önemli olan,daha sonra büyük sanat değeri kazancak olan bu dokuma 
              biçiminin, Türklerin bulunduğu bölgede ortaya çıkmış olmasıdır. 
              Altayların eteğinde, Pazırık kurganlarının birinde bulunmuş olan 
              halı, konunun uzmanlarını çelişik düşüncelere yöneltecek teknik 
              ve dekoratif özelliklere sahiptir. Türk düğümü tekniği (Gördes düğümü) 
              ile yapılmış olması, Türk halı sanatının geleneksel tekniğinin çok 
              eski bir geçmişe dayandığını göstermektedir. Bugün için tek örnek 
              olan bu halıyı, Hun Türklerine ait kabul etmek, hem bulunduğu yer 
              hem de tarihlendirme bakımından -M.Ö. 3. ile 1. yüzyıl arası- uygun 
              görülmektedir.Bu halının bulunmasından önce bilinenen eski düğümlü 
              örnekler ise, Doğu Türkistan'da ele geçmiş olan küçük parçalardır. 
              Bu örnekler, M.S. 3. ile 6. yüzyıl arasına tarihlenirler. Tek argaç 
              üzerine açık düğümleme tekniği ile yapılmış olan bu halı parçaları, 
              yalın geometrik motifleri ve parlak renkleri ile dikkati çekerler.Bu 
              tarihlerden sonra, buluntu açısından yine uzun bir bolluk dönemi 
              vardır. Ancak, 8. 9. ve 10. yüzyıllarda İslam kaynaklarında söz 
              edilen halıların gerçek düğüm tekniğinde olduğu ispat edilemez. 
              Mısır'da Eski Kahire'de (Fustat) bulunan bazı parçalar, Orta Asya'da 
              bulunan halı örnekleri gibi, tek argaç üzerine düğümleme tekniği 
              ile yapılmıştır. Yalnız, Abbasi dönemine ait kabul edilen bu parçaların 
              Mısır'da mı yapıldığı, yoksa başka yerlerden mi ithal edildiği açıklığa 
              kavuşmamıştır. Ancak, baklava biçimi desenleri ile Orta Asya örneklerine 
              benzemektedirler. Bu, önemli bir durumdur. Çünkü 9. yüzyıl Abbasi 
              sanatında, özellikle de Samarra kentinde, Türklerle gelen etkiler 
              söz konusudur. Düğüm tekniğinin de İslam sanatına, bu yolla girmiş 
              olduğu söylenebilir. 
              11. yüzyıldan itibaren Horasan'dan inerek iran'a egemen olan Selçuklular, 
              düğümlü halı tekniğini tüm Yakındoğu'ya tanıtmışlardır. Ne yazık 
              ki, Selçukluların iran'daki egemenlikleri döneminden günümüze hiçbir 
              örnek gelmemiştir.Elimizdeki gerçek Türk düğümlü halıların, ilk 
              kez Anadolu Selçukluların başkenti Konya'da bulunmuş olması, çok 
              önemli bir temellendirme olanağı sağlamaktadır. Anadolu'da Türk 
              halı sanatı, 13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar düzenli ve sürekli 
              bir gelişme göstermiş, her gelişmede ise yeni yeni halı tipleri 
              ortaya çıkmıştır Bu 
              gelişme zincirinin ilk büyük halkası ise Anadolu Selçuklu dönemi 
              halıları olmuştur. Bu halıların Konya Alaeddin Camii'nde bulunmuş 
              olan sekiz tanesi, bugün İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ndedir. 
              Bundan başka Beyşehir Eşrefoğlu Camii'nde bulunan üç halının ikisi 
              Konya Müzesi'nde, uzun zamandan beri kayıp olarak bilinen bir tanesi 
              de ingiltere'de keir Kolleksiyonu'ndadır. Ayrıca, Mısır'da (Fustat) 
              bulunan 100'e yakın parça içinde yedi tanesi, Selçuklu halısı olarak 
              belirlenmiştir. Bunlar bugün isveç müzelerindedir. Türk halı sanatının 
              ilk parlak dönemini tanıtan bu 18 halı, zeminde sonsuz biçimde sıralanan 
              çeşitli geometrik ve stilize bitkisel motifler, olgun renkler ve 
              belirleyici özellikleri olan iri kufî yazılı kenar şeritleriyle 
              büyük bir yaratıcı gücü yansıtırlar. Kaynaklarda hayranlıkla söz 
              edilmeleri ve dışarıya ihraçları da üstünlüklerinin bir başka kanıtıdır.Türk 
              halı sanatına 14. yüzyılın başından itibaren, stilize hayvan figürlerinin 
              süsleyici motif olarak katıldığı görülür.ilk örneklerini daha 14. 
              yüzyıl başında Avrupalı ressamların yapıtlarında gördüğümüz bu halıların 
              orijinallerinin de bulunması, Türk halı sanatında ikinci bir dönemin 
              başladığını göstermektedir. Bu halılarda, hayvan figürlerinin yanı 
              sıra, Selçuklu halılarındaki bazı geometrik motifler, özellikle 
              kufî yazılı kenar şeritleri kullanılmaya devam edilmiştir. Bu yolla 
              birbirine bağlanarak gelişen halı tiplerinin ilk örneği verilmiştir. 
            
               
                |   | 
                1 
                  / 4 | 
                  | 
               
             
           | 
            |